April, 2007
Hulki Aktunç, Cumhuriyet Newspaper

Hale Işık: The youngest master

"El almak" derler eskiler. Kumrularımızın (Gukkuruk ile Mukkuruk) yuvadan yavru uçurmasına tanık oldum. Heyecan, korku ve ustanın kanat vuruşu... Git! Uç!

İsimsizler el alıp gitti, yeni bir menzilde de isim bulacak onlar. Gökyüzü bile şimdiden talip. Kumru boynu çizebilsem, boyayabilsem, deniyorum... Kanatları? Cezanne ipucundan Braque-Picasso yoluyla kübizme varıldı... Kübizm, analitik kübizm ve sentetik kübizmlere ayrıldı. Fernand Leger, bileşimci. Hani şu soba borusu gibi baylar ve bayanlar çizip boyayan usta... Kontur, katı desen, kahverengi-bej düz renkler. Sanayi toplumunun dişli çarkları, pistonları... Şarlo'nun Asri Zamanlar'ındaki dönerbant işçilerini anımsayın. Neşet Günal (1923-), Akademi'de Berk, Berkel ve Levi gibi ustalarla çalışır, sonra Paris'e uçar. Andre Lhote Atölyesi'ne yazılır... Ama pek mutlu olamaz. Eğitimi kuru ve cansız bularak Leger Atölyesi'ne girer. İşte aradığı el oradadır. (Seçeneklere bakın!) Günal Türkiye'ye dönünce kendi atölyesini kurar. Neş'e Erdok oradadır, öğrencisi. Erdok, ustasını sevgiyle aşan usta olmayı başarır. Neşet Günal, romanımızda Fakir Baykurt'a denk düşer. İnsanlarıyla, korkuluklarıyla, acımasız bir köy sosyolojisi çizer. Erdok ise resmi kente, kentli bireylere, kalabalıklara taşır. Soba boruları da biraz dantelalanmış kahverengi bej monokromlardan Erdok renklerine açılmıştır. Yusuf Atılgan, "Aylak Adam" dünyası. Erdok, Akademi'deki atölyesini kurar. Hale Işık oradadır. Süreç tıkır tıkır işlemektedir. Hale Işık, 2005'te ustadan el alır... İlk sergisini açtığında yaşı 28... Ustalar süreci, insanı uçmaktan ürkütebilir de. Ama Işık, çok genç ve cesur. İlk sergisinde pentür güzellikleri ve ustalıkları vardı. Ama kimi işlerinde grafik bir kaçış görülüyordu. Sergi açılış cehenneminden sonra bir gün oturup uzun konuştuk. Şu grafik kaçış kayımdan ona hiç söz etmedim. Oradan da ilerleyecekti, hissediyordum. "Buradaki bütün resimleri aynı ressamın yaptığından emin misiniz?"

İLERLEDİ DE...
Yeni sergisini merakla bekledim (Harmony, Kuzguncuk). İzleyin, bir sürecin kanatlarını göreceksiniz. Hale'nin benzersiz bir bildirisi var: Kendi çevrelerine ışıltı çemberleri çizen, çömelen, doğrulan, sıçramak üzere olan insanlar. İsyan böyle incelikle de dile getirilebiliyor.

BİLGİNİZ İÇİN
Kaya Özsezgin, "Türk Plastik Sanatçıları", YKY, 1994, kağıdı ve pırıltısıyla evladiyelik.

Plastik derken alanı çok daraltılmış. Bir bildiği olsa gerek. Bu çalışma, bir müze gibi gezilebilir, kuratör seçmeciliğinin bonkör ve nankör yanları açısından da "dolaşılabilir". Velibor Çoliç "Amadeo Modigliani'nin Olağanüstü Kısa ve Garip Hayatı", Modi (1984 - 1920). 36 yıl... Rivayettir: Paris'e beş parasız gelir, daracık bir odada barınmak ister, kağıt yok, karton yok, okunmuş gazete bile yok. Çıldırır, tavan, dört yüzey... İnanılmaz freskolarla dolar... Yurttaşı Michelangelo'ya haykırır. Ve aybaşı gelir, ve mülkiyet kılıcını atar, ev sahibi odanın halini görünce bas bas bağırır. Modi'yi kovar, resimleri kazıtır. Son bildirisi: "ITALIA, CARA ITALIA" Malik Aksel, "Resim Sergisinde Otuz Gün", 64 yaşında bir kaynak. "Çünkü sanat kıymeti sıfır olan bu resimleri halk beğeniyordu."